Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Düşmanlarımı...
Yazın bittiği her yerde söylenir
söylenmeyen şeyler kalır geriye
ve sonra hiç bir şey olmamış gibi
ağır, usul bir hazırlık başlar
uykuya benzer yeni bir mevsime
orda burda, ev içlerinde, kır kahvelerinde,deniz kenarlarında
incelen yazın akşam...
Her sonbahar geldiğinde seni özlerim
Yağan yağmurların seni bana getirmesini beklerim.
Islak sokaklarda yürürken
beynimin hasret dolu sokaklarında yürüyüşümü düşlerim.
Her sonbahar geldiğinde seni özlerim
Kabaran dalgalarda kaybolmak
Bir...
Yıllar bir gözyaşı olupta kaymış,
Nurlu ihtiyarın yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında..
Sızıyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;
Alnında akşamın ince kederi,
Sessizliğin sırrı...
Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular...
Sırtında taşıdığın kıl heybe
dağ rüzgârı ve lor peyniri
gibi doluysa kır çiçekleriyle
sesler türkülere dönecektir
üzünçse ışıklı bir sevince
Dudaklarında özlem türküleri
ve gözlerinin menevşesinde aşk
çağıldıyorsa çavlanlar gibi
usulca gir...
Fânî ömür biter, bir uzun sonbahâr olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir;
Günler hazinleşir, geceler...
Günler kısaldı...
Kanlıca'nın ihtiyarları
bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.
Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa...
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa...
İçtik bu nâdir içki'yi yıllarca kanmadık...
Bir böyle zevke tek bir ömür...
Sonbahar kokusu sardı çevreyi,
Hazânın sesini duyuyor musun?
Kuşlar çığlık kanat geçti yöreyi,
Sen mahmur gözlerle uyuyor musun?
Karınca koşarken son bir gayretle,
Cırcır böcekleri fasıl geçiyor.
İnsan olan bakar buna ibretle,
Zamandan mevsimler...
Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce.
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın.
Halbuki ne kadar sıcaksın
Cahit Külebi
Bir gece vaktiydi, rüzgar susmuş,
Gökyüzü yıldızla örtünmüş usulca.
Sokak lambaları sanki düş görür,
Kaldırımlar bekler adımları mahzunca.
Sessizlikte yankı bulan bir şarkı,
Bir kedinin mırıltısı gibi ince.
Zaman, duvar saatinde uyuklar...
Yarım kalan hiçbir şeyi sevmedim ben.
Yarım kalmış sevdaları, yarıda bırakılmış kitapları, yarısı dinlenmiş şarkıları, yarım içilmiş çayları bile.
Ama büyüdükçe hiçbir şeyin tam ve tamam olmadığını da anladım.
Meczup - Fatih Duman
özür dilerim elini tuttuğum için,
özür dilerim gözlerine baktığım için,
özür dilerim seni sevdiğim için,
Ve çok çok özür dilerim,
SENi iNSAN SANDIĞIM iCiN..
Anlatacak nelerim var bir bilsen
İçimde ihtilaller kopmuş
Kendimi sürgüne verdim
Mutluluğum çoktan iflas etmiş
İtiraza hakkım yok biliyorum
Seni seviyorum..
Bazen herşeyin özelliğini yitirdiğini düşündüğüm anlarda gözlerin geliyor gözlerimin önüne ve o zaman kendime diyorumki daha yaşamak için çok sebebim var
Şimdi uzağım belki!
Ama bellimi olur..belki demli bir çay kokusuyla gelirim...belki yağmur olur yağarım şehrine..belkide rüzgarla düşerim önüne ..Sen yeter ki bekle!
Aşkımdan armağan her satır sana
Maziyi yeniden yaşatsın sana
Nasıl sevdiğimi anlatsın sana
Sana bir sitem var her bir sözümde..
Ayrı yönde akan ırmaklar gibi
Dalından uçuşan yapraklar gibi
Ümitsiz, çaresiz aşıklar gibi
Kalbinden aşkımı silecek...
Yokluğunda,eş anlamlarını eşeledim tüm kelimelerin.
Aşkın tam anlamını ‘‘sen’’ doldurdu,sensiz de.
Adı belli gelişlerin nispetidir,ayrılık.
Ve mecbur gidişlerin sonu:
Acıya acelece,hükmü yıllara ödetilirmiş,sessizce.
‘‘Sen!’’ diye...
Şimdi tek tek sayıyorum hepsini...
Tek tek sayıklatırım bir gün her birini!
Yârla karışık yara yağarken bu gece yüreğime,
Anadan doğma canım da yansa
Sen daha da vur vurabildiğin kadar!
Ama ‘‘Demedi!’’ deme!
Sana yemin ederim,
Ben bir defa...
Her gün inançsızım bir günahın seyrinde.
Ayazım,elden düşme kışla didişmiş.
Tövbem şarabın dudağındaki yazıklanma süsü,mezbele görünümlü meze.
Yüreğim muhtemel her sancının en ön safında yine sana sapkın.
Adınla bocalar bir bakıma...
Yaralarımızın payına kalan,
Kin davasıdır artık sevgilim.
Gönül geçince ‘‘Gelme beklemem!’’ ve ‘‘Bekleme gelmem!’’ dediğin o çoraktan:
Yaradaki kan da benim gibi kurudu çoktan.
‘‘Yalnızlık,âşıkların içindeki acının Türkçesidir.’’
Ben yazdım...
Kendime sakladığım,senin bizden gizlediğindi.
Ucu paslı,sırtı terli,bir yüzü yaradan,diğer yüzü yârdan silüetli...
Bir bıçak kadar soğuğuz artık şimdi.
Aklımdan hiç çıkamayışını da çıkar aklımdan.
Sana bir daha dokunamayacak olmaksa beni bu...
İçimde ve beynimde,
Adın;
Ur.
Dur!
Vurmadan önce,
Saati kurmadan önce,
Şuurdan seni arındırmadan önce,
Öp!
Çeri çöpü ayıkla kalemimden sonra!
Olsa olsa bir felç kadar geçiririm seni sol yanımda...
Emre GÖKCE / YARGÂH - II (Şiirinden Alıntıdır)
Sensizliğe nazırım şimdi.
İzahsızım.
Artık,
Çok uzak çehren.
Sana lehken lehçem,
Bana aleyhimde gidişini anlatıyor,
Kullanmakta olduğum öz Türkçem.
Emre GÖKCE /
Gölge Bir Yer Bulamadın Gölgeme (şiirinden alıntıdır)
O aslında,haddinden fazla sevildi diye;
‘‘Yerleşmiş sevdasını,aşkın ana yurdunda inkâra yeltendi.’’
Nerede olduğunu ve kim olduğunu bilmeyen biri kadar kimliksiz artık,taşıdığı benlik.
Sevmek hayal gibi kaldı hayatımızda.
Kısacası her şey,
İki...
Gidişine, sadece gözlerim ağlayarak yalvardı.
Gittiğin yerde muhakkaktır ki başka bir yâr vardı.
Oysa,
Ben seni öperken,
Dudak payı bile bırakmamıştım, kimseye.
Emre GÖKCE / Sürçme Beni Dilinde (Pasajdır.)
Eskiden bir şato bir soyu,
Bir aşk bir şövalyeyi,
Bir dava bir aileyi doyururmuş.
Şimdi bir soy bir konağı,
Bir şövalye bir aşkı,
Bir aile bir davayı besleyemiyor..!'
- Özdemir ASAF
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden başlamak isterim.
// Özdemir Asaf
Türkiye’de İstanbul ne ise,
İstanbul’da gece ne ise,
Gecede yürümek ne ise,
Yürürken düşünmek ne ise,
Seni unutmamacasına düşünmek ne ise,
Unutmamanın anlamı ne ise,
Seni sevmek ne ise,
Saklayayım, yok söyleyeyim derken
Birden aşka düşmek ne ise...