Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ben atıma bindiğimde,
Ben pazara indiğimde,
Alıyorum dediğimde,
Bütün pazar alınmıştır.
Ben sazımı aldığımda,
Beste-beste olduğumda,
Meydan-meydan çaldığımda,
Bütün sözler söylenmiştir.
Özdemir Asaf
(Alıntı)
Çok kişi bir başka türlü
Kendine yalan.
Çok kişi bir başka yalan,
Kendi türünde.
Kiminin kültürü yoksun
Ahlâkdan..
Kimi de ahlâkdan yoksun,
Kültüründe.
Özdemir Asaf
(Alıntı)
Benden, onlara benzer olmamı beklemeyin,
Ve onları yineler olmayı beklemeyin.
Herkes yeniliğine varır, kendi kalırsa.
Kimseden bana benzer olmayı beklemeyin.
Özdemir Asaf
(Alıntı)
Sana yeni ulaşan şimdi, eski bir bakışdan gelmedir.
Onun gözü senden öncedir, bir yalnız kalışdan gelmedir.
Senin şimdi duyduğun sıcak yaşamını onaran bu ses,
Çok ölümlü savaşlar kadar zorlu bir yarışdan gelmedir.
Özdemir Asaf
(Alıntı)
Ah ben hep duyguyla akıl
Kapılarını bunca yıl
Zorladım. Bir düş gerçeği
Topladım gerçek düşümde.
Savaştı bu huyla akıl,
Hep kafamda ve gönlümde.
Baktım, bölüşmüş gerçeği,
Aklım bir düş-dönüşü'mde.
Duyguyla anlaşmış akıl..
Aşk motoru olmuş düş'ün,
Ve düş de aklın eşeği.
Vardığım her öpüşüm'de...
İnci idi
Uçurtmanın adı
İpi kopmuş
Bir
Uçurtma gibi
Bir çocuğu
Nokta
Benim
Uçurtmam
Bir gün
Unuttu ipini
Kopardı gitti
Bilmediğim bir yere
Özdemir Asaf
Ben Kandan Elbise Giydim Hiç Değiştirsinler İstemezdim
Kendinden birşeyler kattın
Güzelleştirdin ölümü de
Ellerinin içiyle aydınlattın
Ölüm ne demektir anladım
Yer değiştiren ben değildim
Farklılaşan sendin
Sendin bana gelen aynalarla
Sendin bana gelen sendin
Artık ölebilirdim
Bütün İstanbul...
!
Kıl Beni Ey Namaz
Çöllerden Topla Hücrelerimi
Rahmetinin Vahasında Ağırla Bu Yitik Kalbi
Kıl Beni Ey Namaz
Secdede Ruhumu Yeniden Fısılda
Bana Şahdamarı Yakınlığından Emzir Bu Puslu Bedeni
Senai DEMİRCİ
Ademden mi geldin Nuhtan mı kaldın
Kolum nerden aldın sen bu zinciri
Ben de bir adamdım kahpe dünyada
Kolum nerden aldın sen bu zinciri
Kimler yazdı bu yazıyı yazanı
Gönül arzetmiyor böyle düzeni
Dövülür mü memleketin ozanı
Kolum nerden aldın sen bu zenciri
Körpe yaşta layık oldum ölüme
Gücüm...
Kul olayim kalem tutan eline
Kâtip ahvalimi şah'a böyle yaz
Şekerler ezeyim şirin diline
Kâtip ahvalimi şah'a böyle yaz
Allahi seversen kâtip böyle yaz
Dün ü gün ol şah'a eylerim niyaz
Umarim yikilir şu kanli Sivas
Kâtip ahvalimi şah'a böyle yaz
Sivas illerinde sazim çalinir
Çamli beller bölük...
Gittim Akarçay'ı seyran eyledim
Kuru toprağına kurban olduğum
Tokat'ın yaylası Almus'un özü
Yeşil yaprağına kurban olduğum
Cennetten sızarak bir göz serilmiş
Etrafına bin güzellik verilmiş
Sanki kul Hikmet'im kalkmış dirilmiş
Ala şafağına kurban olduğum
Düğün olur pehlivanlar derilir
Elele...
Kuşatma altında vermem gerekiyor
Ömrümü etkileyecek kararları.
Kuytu bahçelerde değil
Sarsak odalarda yaşıyorum aşkı.
En güzel dizeyi buluyorum derken
Bozuyor düşümü bir klakson sesi
Aklımda hayatım üstüne düşünceler
Ve pantolonumdaki yağ lekesi.
Sırıtkan, sırnaşık bir reklam spotu
Ekleniyor...
Döndüm daldan kopan kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni, kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Yedi yıldır uğramadım yurduma
Dert...
Meclis
Bir meclise mihman oldum
Raslamadım bir yarana
Ne acayip dondum kaldım
Taş atarlar yalvarana
Meclisin yapısı güzel
Koltuğu kapısı güzel
Dışarda hepisi güzel
İçerde kıran kırana
Sandım ki bir savaş yeri
Adam çatlar diri diri
De ki bana hey serseri
Niye girdin bu borana
Kimi kimine...
Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adını bile duymamış
Tanrının işine bakın
Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, karı
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı
Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrenegörsün aşkı
Ağacı o vakit seyredin.
Melih...
Yamaçta bir ev evin üstünde
Kocaman bir tavuskuşu oturmuş
Dar pencerede ufacık bir kız
Elinde paket taşı kadar bir çikolata
Bir tüy ormanının ardında kalan
Güneş içindeki çin'e bakıyor
Bahçeye kurulmuş üç arsız keman
Renkli şeritlerin bayrağıyla
Çivi yazısından bir karıncayı
Tam iki saattir...
Kekremsi bir hayat dilimindeyiz
Bakır tadında geçiyor günler
Tutmuş yolları bir sürü harami
Geleni geçeni sigaya çekmekte
Şüphesiz onlar ölüm getiricilerdir
Ve sevincin düşmanı olarak bilinirler
Yoktur gözlerinde sevgilerin ışıltısı
Aşk yoktur, duman bürümüştür büsbütün
Onlar yalnızca ölümü...
Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Şimdi nerdesin diye sakın sorma
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?
Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara...