Arama sonuçlarınız

  1. SeyyaH

    ızgara

    ızgara (ızga'ra), Rumca 1. isim Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç. 2. isim Pisliklerin su yollarını tıkamasını önlemek veya havalandırmak amacıyla su yollarının havalandırma çıkışları üzerine konulan kafesli veya parmaklıklı...
  2. SeyyaH

    ızgaralık

    ızgaralık sıfat Izgara yapmaya elverişli (et).
  3. SeyyaH

    ızgın

    ızgın isim, bitki bilimi Tohumlarından yağ çıkarılan bir bitki (Eruca cappadocica).
  4. SeyyaH

    ızrar

    ızrar isim, eskimiş, (ızra:r), Arapça i?r?r Zarar verme, zarara sokma.
  5. SeyyaH

    iade

    iade (ia:de), Arapça i??de 1. isim Alınmış bir şeyi geri verme: "Sekiz buçuk altını iade için eline mühim bir para geçmesi lazımdı." - Refik Halit Karay 2. isim Verilen bir şeyi almayarak geri çevirme, reddetme. 3. isim Karşılıklı olarak yapma, mukabele etme. 4. isim, edebiyat İadeli.
  6. SeyyaH

    iadeiitibar

    iadeiitibar isim, eskimiş, (ia:de'ii:tiba:rı), Arapça i??de + i?tib?r Yitirilen saygınlığı yeniden elde etme.
  7. SeyyaH

    iadeiziyaret

    iadeiziyaret isim, eskimiş, (ia:de'iziya:ret), Arapça i??de + ziy?ret Daha önce yapılan ziyarete ziyaretle karşılık verme.
  8. SeyyaH

    iane

    iane isim, eskimiş, (ia:ne), Arapça i??ne Yardım: "Sen birkaç kuruş iane verirsen belki bir şey olur." - Memduh şevket Esendal
  9. SeyyaH

    iare

    iare (ia:re), Arapça i??re 1. isim, eskimiş Eğreti, ödünç: "Bu iare tuvaletiyle kendi güzelliğinin gururunu da feda ederek bahçeye çıktı." - Peyami Safa 2. isim, eskimiş Eğreti verme, ödünç verme.
  10. SeyyaH

    iaşe

    iaşe isim, eskimiş, (ia:şe), Arapça i??şe Yedirip içirme, besleme, bakma: "İaşe son derece fena idi, açıkçası kıtlık vardı." - Refik Halit Karay
  11. SeyyaH

    içirik

    içirik, -ği isim, halk ağzında Yatak doldurmaya yarayan yün, pamuk, kıtık vb. şeyler.
  12. SeyyaH

    içirilmek

    içirilmek nesnesiz İçmesi sağlanmak.
  13. SeyyaH

    içirmek

    içirmek -i İçmesine yol açmak, içmesini sağlamak: "Ben sana kahve değil ama güzel bir çay içiririm." - Burhan Felek
  14. SeyyaH

    içirtmek

    içirtmek -e, -i İçmesine sebep olmak.
  15. SeyyaH

    içiş

    içiş isim İçme işi: "İçiyor, hiç durmadan içiyordu denizi / Bu içiş asırlarca susuz bıraktı bizi" - Faruk Nafiz Çamlıbel
  16. SeyyaH

    içit

    içit isim, eskimiş İçilecek şey.
  17. SeyyaH

    içki

    içki 1. isim İçinde alkol bulunan içecek: "Masamızda ne içki ne yemiş ne meze eksildi." - Burhan Felek 2. isim Bu içeceği içme işi: "Arkadaş yoluna kumara, içkiye alıştım." - Tarık Buğra
  18. SeyyaH

    içkici

    içkici 1. isim İçki yapan veya satan kimse. 2. sıfat Ayyaş: "Sayacı Abdullah içkici bir adamdı ama evine de düşkündü." - Reşat Enis
  19. SeyyaH

    içkicilik

    içkicilik, -ği 1. isim İçkicinin yaptığı iş. 2. isim İçkici olma durumu.
  20. SeyyaH

    içkili

    içkili 1. sıfat İçki içmiş olan. 2. sıfat İçki içilen: "Köylülerle beraber içkili belediye bahçesinin içinden saz dinledim." - Sait Faik Abasıyanık 3. zarf İçki içmiş olarak: İçkili otomobil kullanılmaz.
metal işleme
Üst