Arama sonuçlarınız

  1. SeyyaH

    immünolojik

    immünolojik sıfat, (l ince okunur), Fransızca immunologique Bağışıklık bilimsel.
  2. SeyyaH

    imparator

    imparator isim, İtalyanca imperatore Bir imparatorluğu yöneten kimse, ilhan.
  3. SeyyaH

    imparatoriçe

    imparatoriçe 1. isim İmparator eşi: "Onun mücevherlerine, incilerine malik tarihte az imparatoriçe gelmiştir." - Necip Fazıl Kısakürek 2. isim İmparatorluğu yöneten kadın.
  4. SeyyaH

    imparatorluk

    imparatorluk, -ğu 1. isim İmparator olma durumu, ilhanlık. 2. isim Kendi topraklarında oturan çeşitli milletleri egemenliği altında toplayan devlet biçimi: "Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi?" - Orhan Seyfi Orhon
  5. SeyyaH

    imrahor

    imrahor isim, tarih, Arapça em?r + Farsça ???r Padişah ahırlarına ve onlarla ilgili gereçlere bakmakla görevli kimse.
  6. SeyyaH

    İmranlı

    İmranlı isim, özel, (imra'nlı) Sivas iline bağlı ilçelerden biri.
  7. SeyyaH

    imren

    imren isim Görülen bir şeyi veya benzerini edinme isteği, gıpta.
  8. SeyyaH

    imrence

    imrence isim Herkesçe imrenilen şey veya kimse.
  9. SeyyaH

    imrendirmek

    imrendirmek -e, -i İmrenmesine yol açmak: "Öyle bir gülümseyiş var ki dudaklarında / Gönüller imrendiren bir tarzda kiraz satış" - Enis Behiç Koryürek
  10. SeyyaH

    imrenmek

    imrenmek 1. -e Beğenilen, hoşlanılan bir şeyi edinme veya bir yiyeceği yeme isteğini duymak: "İki gün evvel bir muhallebici dükkânının vitrinindeki kazandibine imrendim." - Burhan Felek 2. -e Beğenilen bir kişi veya şeye benzemeyi istemek, gıpta etmek: "Çağımızın yazarları arasında...
  11. SeyyaH

    imrenti

    imrenti isim İmrenme: "Döndü, bir kenardan imrentiyle kendisine bakmakta olan Berbat'ı gördü." - Orhan Kemal
  12. SeyyaH

    imroz

    imroz isim, hayvan bilimi Vücudu beyaz, baş ve ayaklarda siyah lekeler bulunan, küçük cüsseli, uzun ve ince kuyruklu, kaba karışık ve uzun yapağılı, Gökçeada ve kısmen Çanakkale ilinde yetiştirilen bir tür koyun.
  13. SeyyaH

    imsak

    imsak, -ki (imsa:ki), Arapça ims?k 1. isim Oruca başlama zamanı: İmsake beş dakika kaldı. 2. isim, eskimiş Bir şeyden el çekerek nefsine hâkim olma. 3. isim, eskimiş Cimrilik.
  14. SeyyaH

    imsakiye

    imsakiye isim, (imsa:kiye), Arapça ims?kiyye Ramazanda imsak vaktini ve namaz vakitlerini gösteren çizelge.
  15. SeyyaH

    imtihan

    imtihan (imtiha:nı), Arapça imti??n 1. isim Sınav. 2. isim, mecaz Güç, direnme, dayanışma gerektiren, sonucunda deneyim kazandıran zor bir durum.
  16. SeyyaH

    imtina

    imtina isim, eskimiş, (imtina:), Arapça imtin?? Kaçınma, sakınma, çekinme.
  17. SeyyaH

    imtisal

    imtisal, -li (imtisa:li), Arapça imtis??l 1. isim, eskimiş Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma. 2. isim Alınan buyruğa bütünüyle uyma.
  18. SeyyaH

    imtisas

    imtisas isim, eskimiş, (imtisa:sı), Arapça imti??? Emme, emerek çekme, soğurma.
  19. SeyyaH

    imtiyaz

    imtiyaz (imtiya:zı), Arapça imtiy?z 1. isim Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık: "Hem bu sayede sen artık yüzüme bakmak imtiyazını kazanan biricik erkeksin." - Nazım Hikmet 2. isim, hukuk Fabrika kurmak, maden işletmek vb. için bir kişi veya kuruluşa devlet...
  20. SeyyaH

    imtiyazlı

    imtiyazlı sıfat Ayrıcalıklı: "Türklerin arasında eskiden de şimdi de imtiyazlı bir sınıf yoktur." - Ömer Seyfettin
metal işleme
Üst