gömülmek
1. nesnesiz Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak:
"Çok muhteşem bir cenaze töreniyle gömüldü." - Çetin Altan
2. -e Yerleşmek, oturtulmak, kendini gömmek:
"Abdi Bey'e kalsa koltuğuna gömülüp gazetelerini okuyacak." - Attila İlhan
3. -e, mecaz Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak:
"Eğer meselede bir sır varsa o sır Nina ile denize gömülmüştü." - Refik Halit Karay
4. -e, mecaz Bir şeyin derinliğine inmek:
"Hepsi kendi hayatlarının matemine gömülmüş bir hâlde dalgın ve mahzun idiler." - Hüseyin Cahit Yalçın
1. nesnesiz Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak:
"Çok muhteşem bir cenaze töreniyle gömüldü." - Çetin Altan
2. -e Yerleşmek, oturtulmak, kendini gömmek:
"Abdi Bey'e kalsa koltuğuna gömülüp gazetelerini okuyacak." - Attila İlhan
3. -e, mecaz Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak:
"Eğer meselede bir sır varsa o sır Nina ile denize gömülmüştü." - Refik Halit Karay
4. -e, mecaz Bir şeyin derinliğine inmek:
"Hepsi kendi hayatlarının matemine gömülmüş bir hâlde dalgın ve mahzun idiler." - Hüseyin Cahit Yalçın