Arama sonuçlarınız

AKP'nin Koşullarla Dolu Yeni Seçim Yasası Kesinleşti AKP’nin seçim ve siyasi partiler yasalarında yaptığı çalışmada hemen hemen son noktaya gelindi. Seçim barajının yüzde 7 önerilmesi kesinleşti. Sonradan kurulan parti gruplarına, Meclis yönetiminde ve komisyonlarda görev verilmeyecek...

350 ton meyve ve sebze küle döndü, 6 milyon TL zarar var Antalya'da dün gece meydana gelen yangında küle dönen depoda 350 ton sebze ve meyvenin yandığı, depo inşaat ve soğuk hava depolar ile zararın 6 milyon lire civarında olduğu bildirildi. Sabah erken saatte depoya gelen çalışanlar kalan...

Covid Aşıları: Hangi Ülke, Kaç Kişiyi Aşıladı? Konu aşılama olunca dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan aynı soruyu soruyor: Bana ne zaman sıra gelecek? Az sayıda ülkede yetkililer bu konuda belli bir takvim ve hedefler belirlemiş bulunuyor ama dünya genelinde tablo net olmaktan epey...

'Oğlunu memur yapan rektör' haberine erişim engeli Kocaeli Üniversitesi Rektörü Sadettin Hülagü'nün oğlu Taha Hülagü'nün müze müdürlüğü görevinden Cumhurbaşkanlığına geçişini haberleştiren gazetelerin haberleri erişime engellendi. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Sadettin Hülagü'nün oğlu...

giydirmek 1. -e Giyme işini yaptırmak: "İstanbul'un mahalle bekçilerine bir çeşit elbise, bir çeşit şapka giydirdiler." - Nazım Hikmet 2. -e, mecaz Ağır sözler söylemek, hakaret etmek.

giyecek, -ği isim Giysi.

giyim 1. isim Giyme işi. 2. isim Giyme biçimi: "Sonunda giyiminden garsonların başı olduğu anlaşılan biri yaklaştı." - Çetin Altan 3. isim Giysi.

giyimevi isim, (giyi'mevi) Her türlü giysi satan dükkân veya mağaza, konfeksiyon mağazası.

giyimli sıfat Giyinmiş, giyinik: "Memur çocukları güzel giyimli olurlardı." - Adalet Ağaoğlu

giyinik sıfat Giyinmiş olan: "Yarınlara güvenen sımsıkı giyinik / Gövdelerde eğreti / En süslü giysiler" - Behçet Necatigil

giyinmek 1. nesnesiz Giymek, kuşanmak: "Herkes siyahlar giyinmiş." - Ahmet Ümit 2. -de Giysiyi belli bir yerden almak veya belli bir yerde diktirmek: "Hepsi terzi Mir'de giyinirlerdi." - Ömer Seyfettin 3. -e, mecaz Ağır bir söze veya davranışa, sesini çıkarmadan içerlemek.

giyiş isim Giyme işi.

giyit isim Giysi.

giymek, -er 1. nesnesiz Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek: "Kapalı çarşı zevkine göre alafranga sayılabilecek bir entari giymişti." - Orhan Veli Kanık 2. nesnesiz, mecaz Ağır söz veya hakareti, küçültücü davranışı ses çıkarmadan dinlemek: Biri ağzına geleni söyledi...

giyotin Fransızca guillotine 1. isim, eskimiş Fransa'da ölüm cezasına çarptırılanların başını kesmek için kullanılan araç. 2. isim, eskimiş Basımevi vb. yerlerde kâğıtları kesmek için kullanılan araç.

giysi isim Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, kıyafet, esvap, libas, urba: "Hanımlar tatil köylerinde son moda giysiler giyiyorlar." - Çetin Altan

giz (I) isim Sır: "O gün çözer gibi olmuştu Kütahya çinilerindeki dipdiri renklerin gizini." - Necati Cumalı giz (II) isim, denizcilik Yelken gemilerinde mizana direği denilen kıç direkte eğik duran bayrak sereni.

gizem isim Sır.

gizemci sıfat, felsefe Gizemcilik yanlısı olan, ilahiyat veya gizemsel yaşamla uğraşan, mistik: "Günün belirli saatlerindeyse ezan sesi gizemci yönsemelere çağırıp durur." - Selim İleri

globalleştirmek -i Küreselleştirmek.