Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
İstanbullu Meryem Aydemir, burada tanıştığı şırnaklı Cüneyt Aydemir ile Beytüşşebap ilçesinde 3 gün 3 gece süren düğünle dünyaevine girdi. Aşiret düğününde geline bir kilo altın, damada ise 100 bin lira takıldı.
Meryem ve Cüneyt Aydemir çifti İstanbul’da tanıştı. Bir süre flört eden çift...
ihtiyar (I)
Arapça i?tiy?r
1. sıfat Yaşlı, kocamış olan, pir (kimse), genç karşıtı:
"Bir gün odama kızgın bir ihtiyar girdi, elindeki bir tomar kâğıdı neredeyse fırlattı masama." - Ayşe Kulin
2. sıfat Cansız, sönük:
"Genç olmasına karşın bakışları çok ihtiyardı." - Ayla Kutlu
3...
ihtiyat
(ihtiya:tı), Arapça i?tiy??
1. isim Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sakınma.
2. isim Gereğinden fazla olup saklanan şey, yedek:
"Tüpte kalan iki üç taneyi de yol ihtiyatı olarak zorla kendisine kabul ettirdim." - Reşat Nuri Güntekin
ihtiyaten
zarf, eskimiş, (ihtiya:ten), Arapça i?tiy??en
Her duruma, her ihtimale karşı, ilerisini düşünerek:
"Bu son rolü, ihtiyaten, büyük çıngarın kopacağı güne sakladı." - Nezihe Araz
ihya
(ihya:), Arapça i?y??
1. isim, eskimiş Yeniden canlandırma, diriltme.
2. isim, eskimiş Çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme.
3. isim, eskimiş Yeni bir güç, umut, erinç verme.
ikame
(ika:me), Arapça i??me
1. isim, eskimiş Yerine koyma, yerine kullanma.
2. isim, eskimiş Ayağa kaldırma, ayakta durdurma.
3. isim, eskimiş Ortaya koyma.
4. sıfat, eskimiş Yerine konulan, yerine geçen.
ikbal, -li
(ikba:li), Arapça i?b?l
1. isim Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu:
"Aşk ile ikbal ile bahtiyar oldum diye / Hangi gafil sevinir, hangi şair yükselir?" - Enis Behiç Koryürek
2. isim, tarih Odalık.
3. isim, eskimiş İstek, arzu:
Çaya ikbal yok mu?